Kötü Kararlar Vermeye Yol Açan 6 Faktör
Araştırmalar sıradan bir insanın günde 2000 karar aldığını gösteriyor. Bu kararların pek çoğu önemsiz ve otomatik olarak yaptığımız şeylere yönelik oluyor. “Sabah ne giysem?” ya da “Çay mı içsem kahve mi içsem?” tarzı şeyler.
Ancak gün içinde önemli ve ciddi sonuçları olan pek çok konuda da karar vermek durumunda kalırız. Özellikle iş hayatında sürekli iyi kararlar vermek bir insanın geliştirebileceği en yararlı alışkanlık olacaktır tabii.
Sağlığımız, paramız, ilişkilerimiz, güvenliğimiz konusunda verdiğimiz kararların gözle görülür pek çok sonucu vardır.
ABD ordusunda subay olarak çalışan ve “Lead Yourself First” adlı kitabı yazan Mike Erwin, iyi karar vermenin önündeki engelleri analiz etmiş durumda.
Erwin’e göre önemli bir karar vermeden önce dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var:
1. Karar yorgunluğu
Dünyanın en enerjik insanı bile sonsuz bir zihinsel enerjiye sahip değildir. Zihin gücü gerektiren işler üzerinde ne kadar çok çalışırsak karar verme gücümüz de o kadar zayıflar. Yani karar verme yorgunluğu yaşarız.
Meşhur bir araştırma vardır: Akşam üzeri mahkemeye çıkan zanlıların ertesi sabah kefaletle serbest bırakılmaları daha yaygındır.
(Hakim akşama doğru karar vermekten yorulduğu için yeterince net ve doğru karar veremez hale gelir.)
Bilhassa insanlar üzerinde etkisi olan konularda peş peşe karar verirken bir süre sonra mental bir yorgunluğun baş göstermesi kaçınılmazdır.
Bunla başa çıkmak içinse en önemli kararlara öncelik vermek, en önemli kararları zihnin en dinç olduğu saatlerde vermek çok iyi bir strateji olur.
2. Dikkat dağınıklığı
Teknolojik gelişmelerin hayatı pek çok konuda kolaylaştırdığını kabul edelim. Ancak hiç bitmeyen bir bilgi ve iletişim yağmurunun altındayız. Araştırmalar 1986 yılına kıyasla bugün beynimizin 5 kat daha fazla uyaran işlediğini gösteriyor.
Tabii bu da dikkatimizi dağıtan şeylerin her yerde olması, odaklanabilmenin zorlaşması anlamına geliyor.
Bununla başa çıkabilmek için her gün sosyal medya ve teknolojiden bir süre uzak kalmak ve yapılması gereken işlere odaklanmak çok iyi olur. Yani hazırlamanız gereken bir rapor varsa, bunu yaparken dikkatini dağıtan her şeyi masanızdan kaldırın, telefonu kapatın.
3. Görüş Eksikliği
Columbia Üniversitesi işletme fakültesinde yapılan bir çalışmaya göre ortalama bir toplantıda konuşmanın %70’ini 3 kişi yapıyor. “Quiet” adlı kitabın yazarı Susan Cain, içine kapanık insanların ne söyleyeceğini tam olarak bilmediği durumlarda konuşmadığını ortaya koyuyor. Evet, bu kişiler konuştukları zaman şahane fikirler ortaya atabiliyorlar ancak yine de sükut etmeyi söz söylemekten daha önemli buluyorlar.
Bu durumu yıkmak için toplantıdan 24 saat önce katılımcılara fikirlerini derleyip toparlamaları konusunda bir e-mail atılabilir ve böylece herkesin kararı toplantıda konuşulur. Neticede konuşma 3 kişinin arasında geçmek yerine herkes söz alır ve fikrini söyler. Akla en yatkın fikirde uzlaşılır.
4. Aynı anda birden çok işle meşgul olmak (multitasking)
Günümüzde “multitasking” gerektirmeyen bir iş kalmadı. Aynı anda birden fazla iş yapabilmek erdem olarak takdim edilmesine rağmen araştırmalar, aynı anda birden fazla bilişsel işle uğraşan kişinin karar verme mekanizmasının %40 oranında zayıfladığını gösteriyor.
Önemli bir karar vermeden önce başka bir işle uğraşmayın ve sadece bu karar üzerinde yoğunlaşın.
5. Duygular
Heyecan, hüsran, neşe, üzüntü, coşku, öfke, sevinç…
Bunlar tamamen insani duygular.
Araştırmalar bu tür duygu yoğunluğu anlarında iyi karar verme yetisinin zayıfladığını ortaya koyuyor.
Mesela sinirliyken e-mail atmak, çoğu zaman kişinin başına olmadık dertler açar.
Neşeliyken tutulamayacak derecede sözler vermek de keza öyle…
Bu nedenle önemli bir karar vermeden önce duygu durumunuzun farkına varın ve kendinizi kontrol edin.
Duygusal olarak dolu olduğunuz bir anda ani kararlar vermekten kaçının. Bu süreyi sakinleşmek ve duygu durumunuzun dengelenmesini bekleyerek geçirin. Mesela sinirlendiğiniz bir anda sizi arayan kişilerin telefonuna cevap vermeyin. Siniriniz yatıştığı zaman siz geri dönüş yapın.
6. Bilgi bombardımanı
Bilgi çağında yaşıyoruz ve her gün her an inanılmaz sayıda bilgi üretildiğini görüyoruz.
Dikkat etmemiz gereken bilgi miktarı arttıkça, karar alma süremiz de uzuyor.
Doğru kararlar almak için ince eleyip sık dokumak gerekir, derler. Doğrudur da bu. Ancak doğru karar verebilmek için verilere gömülmenin de gereği yoktur.
İhtiyacınız olan miktarda bilgiyi derleyin ve bu bilgiyi analiz edip karar verebilmek için kendinize bir süre belirleyin.
Sonuç
Verdiğimiz kararlar bizim realitemizi inşa eder. Zamanımızı nasıl geçirdiğimiz, nasıl bir hayat sürdüğümüz verdiğimiz kararlar ile doğrudan ilişkilidir. Tabii bazen kötü kararlara imza atmak kaçınılmaz olabiliyor, bundan kaçış yok. Lakin karar alırken yukarıda saydığımız unsurlara dikkat ederseniz daha iyi ve daha faydalı kararlar alacağınızı göreceksiniz.
Kaynak : Girişim Port